İtaat eden rahat eder mi? Doğu toplumlarının hastalığı aynı
-
Haber 7 – ÖZEL
Filistin halkının yaşadığı zulmün aylardır medyaya yansıması, dünyanın dört bir yanından tepkilerin gelmesine neden oldu. Gazze’deki vahşet ve doğu toplumlarının genel sosyolojik yapısı hakkında Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan açıklamalarda bulundu.
Gazze’de yaşanan insanlık suçuna tüm dünyanın şahit olması sonucunda insanlardaki önyargının da kırılabileceğine değinen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ölüm ve felaket karşısında soğukkanlı duruşun dünya genelinde dikkat çektiğini belirtti. Filistin halkının nebevi ahlakı sergilediğini ve bunun “Asr-ı Saadet” örneği olduğunu aktaran Tarhan, bu durumun iyi niyetli ve hakikati arama eylemi olan insanlarda ciddi bir sorgulama başlattığını ve önümüzdeki yıllarda bunun etkilerinin görüleceğini aktardı.
Daha önceleri batı toplumunun İslamiyet’ten kaçtığını belirten Tarhan, İslamofobinin ciddi şekilde sorgulandığını dile getirerek bu yaşananlar ile İslamiyet’e sempati doğduğunu belirtti.
DOĞU TOPLUMLARINDA BASKI KÜLTÜRÜ VAR
Bu çağın insanında hakikati arama eylemi olduğunu ve hakikati sadece arayanların bulacağını dile getiren Tarhan, “Müslüman ülkelerde güçsüzlük değil, neme lazımcılık var.” sözlerine yer verdi. Müslüman ülkelerden bahsederken Türkiye’nin de dâhil olduğunun altını çizen Tarhan, bu ülkelerdeki durumu özetlerken “Konforculuk, dünyacılık, bencillik hastalıkları nedeniyle yeni kuşak batı kültürü ve değerleri ile yetiştiriliyor ancak batı zaten bu değerlerin içindeyken yeni değerler araştırıp olaya daha geniş bir pencereden bakabiliyor.” cümlelerini kullandı.
Baskı kültürlerinin doğu toplumlarında ikinci hastalık olduğundan ve otoriter yönetimler tarafından yönetildiklerinden bahseden Tarhan, baskı ve korkuyla yönetim olduğuna dikkat çekerek bu duruma aile yapısı ile örnek verdi. Verdiği örnekle bir çocuğun baskı, korku ve zorbalıkla yönetilmesi sonucunda “itaat et rahat et” algısında olabileceğini aktardı.“Neme lazımcılık”konusunun ise sınavı kaybetmeye neden olduğuna değindi.
Tarhan, farkındalık çalışmalarının yapılmasının gerekli olduğuna dikkat çekerek “konuştuğum zaman başıma bir şey gelecek” algısının umursamazlık ve ilgisizlik sonucunu doğurduğunu açıkladı. Tarhan’a göre bu durum, bütün doğu toplumlarının hastalığı.
GAZZE’DE YAŞANANLAR UNUTULMAMALI
Toplumun desteği ile Filistin’dekilerin yaralarının sarılacağını aktaran Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu vahşet inşallah en kısa sürede biter. Yaraların sarılması hiç zor değil, çok kolay. Hızlı bir şekilde bizim toplumlarımızın destek çıkıp yarayı kapatacağını düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Siyasi çözümlerin hiç kolay olmadığını bilmek gerektiğini belirten Tarhan, “Ciddi bir toplumsal tepki olursa yaraların sarılması kolay olur” ifadelerini kullandı. Tarhan, uzun sürede yaraların sarılamayacağını söyleyenlere karşılık “80 yılda düzelemez falan diyorlar, çok rahatlıkla 3-5 senede her şey yapılabilir. Önemli olan güvenli ve huzurlu ortamın sağlanması.” cümlelerini kullandı.
Duyarlılık ve farkındalık konusunun altını çizen Tarhan, Gazzeli mazlumlarla empati kurmak için öncelikle bu yaşananları unutmamak gerektiğini ifade ederek “İnsan gücünün yetmediği acıyı unutup yok saymaya yatkındır. Kendini öyle korumaya alır. Zayıf insanlar böyledir. Zayıf insan olayı yok sayarak, unutarak korkusunu bastırmaya çalışır. Güçlü insanlar olayla yüzleşmekten kaçınılmazlar ve çözüm üretirler.” dedi. Çözüm üreten kişilerin ise fark oluşturacağını söyleyen Tarhan, “Bana ne düşüyor, ben ne yapabilirim” diyen insanların harekete geçeceğini belirtti.
Yayınladıkları manifestodan bahseden Tarhan, bu olayları fırsata çevirmek için herkesin kendisini sorgulayıp harekete geçmesinin faydalı olacağını aktardı.